Alibaba Restoran

12 Ocak 2011 0 Yazar: Musa Savaş

Bir restoran düşünün. Sahibi hedef kitlesini iş adamları olarak belirlemiş ve ona göre düzenlemeler yapmış. Yani iş adamlarının ulaşabileceği ve ekonomik potansiyeli çok yüksek bir semtte (Hong Kong) yer tutmuş. İçini ona göre dekore etmiş. Çalıştırdığı personeli mevcutlar içinden en iyilerinden seçmiş. Çünkü hizmet edecekleri kişiler iş adamları. Restorana giriş içinde çeşitli üyelik modelleri belirlemiş. En ucuz üyelik ise 600 dolardan başlıyormuş.

Geçen zaman içinde iş dünyasında büyük rağbet görmüş. Uluslar arası bir restoran olmuş. Dünyanın her yerinden iş adamları burada buluşup milyar dolarlık iş bağlantıları yapar olmuşlar. Restoranın çalışan sayısı dört bini geçmiş. Ünü tüm dünyaya yayılmış. 200 ülkeden 27 milyondan fazla üyesi olmuş.

Sahibi bu restoranı halka açmış. Yani borsaya kote etmiş. Açıldığı borsada (Hong Kong) değeri 26 milyar dolara ulaşmış. Çeşitli ülkeler kendi iş adamları bu restorana üye olsunlar diye üyelik ücretinin yarısına devlet desteği verir olmuşlar. İhracatı her geçen gün büyüyen ülkemizde tabii ki bu ülkeler arasında.

Derken bir gün o restoranın iki Türk üyesi restoranın içinde kavga etmiş. Kavga nedeni de o restoranda olan duyuru panosuna asılan bir resim. İş adamlarından biri bende böyle ürünler var ilgilenen var mı diye bir resim asmış. Diğer iş adamı da bunu görünce “Vay bu benim ürünümün resmi” demiş. Hemen ülkesinin mahkemelerine koşmuş. Buraya kadar her şey normal. Birbirlerinin gırtlağına da sarılabilirlerdi. Maazallah silahsız gezen iş adamımız yok gibi. Herkesin üzüleceği sonuçlara da yol açabilirlerdi.

Mahkemeden bu olayla ilgili çıkan sonuçlardan restoran ile ilgili şöyle bir karar çıkıyor: “xxxx-xxx tescil numaralı ürünlere ait resimlerin restoranın duvarından indirilmesine bu mümkün değilse restorana girişlerin durdurulması için nöbetçi icra müdürlüğüne yetki verilmesine…”

Bunun üzerine güvenlik kuvvetleri harekete geçiyor. Fakat restoran kendi görev sahalarının çok dışında. Bunun üzerine şöyle bir uygulama yapıyorlar. Bu restoranın kapısına bir güvenlik görevlisi dikiyorlar. Restorana girmek için gelen Türk üyeler bu görevli tarafından geri çevriliyor. Dolayısı ile kaybedilen iş bağlantılarının haddi hesabı yok.

Şimdi restoran yerine Alibaba.com’u koyun ve yazıyı bir daha okuyun.

Benim aklım almıyor. Bir mekanda işlenen bir suç yüzünden mekanı da cezalandırmak ne derece mantıklı. Yani bir kahvede iki kişi birbirini vursa kahvenin ve kahvecinin suçu ne. O kahvenin diğer müdavimlerinin suçu ne.

Tüm bu komikliklerin önlenmesi için, Adalet Bakanlığı’nın daha fazla vakit kaybetmeden bir an önce internetin yapısı hakkında hakim ve savcılara ciddi bir eğitim vermesi gerekiyor.

(Bu yazının bir kısmı 9 Mart 2008 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)