Bilişim Bakanı Binali Yıldırım

30 Eylül 2011 0 Yazar: Musa Savaş

Yanlış bilmiyorsunuz. Binali Yıldırım aslında Ulaştırma Bakanı. Fakat geçtiğimiz bir hafta içinde üç defa Binali Yıldırım’ı dinleyince böyle olması gerektiğini düşündüm. Gerçi biz bilişim gazetecileri bir araya geldiğimizde hep tartıştığımız bir konu “Bilişim sektörü neden Ulaştırma Bakanlığına bağlıdır?” sorusudur. Cevabı da “Herhalde ses ve verinin bir yerden başka bir yere iletilmesi söz konusu olduğu için Ulaştırma Bakanlığına bağlandı.” şeklinde kafamızda yer etmiştir. Her ne sebeple Ulaştırma Bakanlığına bağlandığını tam olarak bilmesekte bunun doğru olmadığı konusunda biz Bilişim gazetecileri hem fikiriz. Gönlümüzde yatansa tüm bilgi ve iletişim teknolojilerinin Bilişim Bakanlığının kurularak buraya bağlanması. İlk Bilişim Bakanı olmaksa bazı insanlarla birlikte tabii ki benimde hayalim. Siyasete girmeden bakan olmak mümkün nasıl olsa.

Dediğim gibi Binali beyi bir yıl aradan sonra haftada üç sefer dinledim. Bilişime oldukça vakıf olmuş. Söylemleri, profesyonel stand-up’çılara taş çıkartacak şekilde yerinde yaptığı espirileri ile konusuna tam hakimdi.

İlk olarak Uluslararası Bilişim Sanayii Zirvesi’nde dinledim. Binali Yıldırım, TÜBİSAD’ın Intel ile birlikte Ankara’da düzenlediği bilişim ve ekonomiye yön veren dünyaca ünlü isimler ve devlet yöneticilerinin bir araya getirildiği bu zirvede konuştu. Bu zirvenin bazı katılımcıları şunlardı. ABD Başkanı Barack Obama’nın Bilişim Danışmanı Dr. Robert Atkinson, Intel Kıdemli Başkan Yardımcısı  John Davies, Avrupa Komisyonu Lizbon Stratejisi Bilgi Toplumu Genel Direktörlüğü Ekonomik ve İstatistiki Analiz Birim Başkanı Lucilla Sioli ve daha bir çok yerli, yabancı bilişimci. Yıldırım, “Artık alın terinin yerini akıl teri alıyor. Ülkemizi geleceğe taşımak için akla, araştırmaya, bilişime yatırım yapmamız gerek. Hedefimiz, 2023’te Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesini sağlamak. 2023 yılında Gayri Safi Milli Hasıla’dan Ar-Ge’ye yüzde 2,5 pay ayırmayı, bilgi ve iletişim teknolojilerinin payını artırmayı, sektörün cirosunu 160 milyar dolara çıkarmayı ve bu ciroda yazılımın payını artırmayı hedefliyoruz. Bu hedef için hayatın her alanında yapacağımız çok iş var. Ama tüm bunların tepesinde, öncelikle bilişim hedeflerimizi gerçekleştirmeliyiz. Çünkü bilişim, artık tüm sektörlere destek veren çatı sektör haline geldi. Bu nedenle bilgi ve iletişim teknolojilerine yatırımlarımıza hızla devam edeceğiz” diye konuştu. Oldukça hoşum gitti bu yaklaşımları. Hani derler ya “ağzından bal damlıyor.”

Birkaç gün sonra Sapanca’da Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) tarafından düzenlenen 4. Telekomünikasyon Zirvesi’nde yine Binali Yıldırım bizlerleydi. Burada yaptığı konuşmada Telekomünikasyon altyapısının önemine değinen Yıldırım, ”Bu bizim ortak malımız. Bu, bir buçuk asırlık değerdir. Bunun kullanılmaması büyük bir hatadır. Kullanırken de ‘Madem serbestleşme oldu, herkesin bunun bedelini ödeyerek kullanması gerekir. Ben kullanmıyorum, kimseye de kullandırmıyorum’ mantığı yanlış. Bu bizim gelişmemizi önler, önümüzü tıkar” diye konuştu. Ayrıca düzenlenen basın toplantısında ise sektöre yeni giren küçük firmalara, büyük işletmelerin gerekli desteği vermesi gerektiğini anlatan Yıldırım, şunları kaydetti: ”Şu anlamsız kavgayı bırakalım, ‘Ben kullanacağım, o kullanacak, altyapı benim, altyapı senin’ derken, yarın birgün tıkanacağız. Konuşmayı bile yapamaz hale geleceğiz. O hızla büyüyoruz. Süratle altyapı yapmamız lazım. Telli, telsiz, ne bulursak. Yapılıyor zaten. Önüne gelen, kablo atıyor. Elektrik şirketleri yapıyor, belediyeler yapıyor. Önüne gelen kablo atıyor. Atsın. Biliyorlar ki, onun bir taliplisi olacak. Onlar turşusunu kursunlar. Turkcell orada, Telekom burada. Bunlar beklesinler, bunlara da ihtiyaç olmayacak. Sektörde bazen küçükler de rahat durmuyor. Geliyor yanına, bir tekme atıyor, ‘Of ayağım’ diye tutmaya başlıyor. Yahu ne tekme atıyorsun? Gücüne göre iş yap. Sınırsız tarife, bilmem ne… Etin ne, budun ne? Bırak gücün neye yetiyorsa, o işle uğraş. Öbürü de tabii başlıyor, ‘Sen misin böyle yapan’. Ondan sonra, yetiş ya Tayfun Acarer. Doktor gidiyor, iş işten geçmiş oluyor. Tedavi süresi biraz zaman alıyor.”

Sabah kahvaltısını trencilerle, öğle yemeğini kamyoncularla, akşam yemeğini uçakcılarla yemesi gereken bir bakanın bu yoğunluk arasında bilişimcilerle hem akşam hem de sabah kahvaltısında bir araya gelmesi oldukça yararlı oldu. Bence bir an önce Bilişim Bakanlığı kurulmalı ve başına da Binali Yıldırım getirilmeli. Türkiye’nin ilk Bilişim Bakanı olma hayalimden ancak bu şartla vaz geçerim.

(Bu yazının bir kısmı 28 Şubat 2010 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)