Bir yürek atışı…

19 Temmuz 2011 0 Yazar: Musa Savaş

Sırt üstü yatan adam aniden gözlerini açtı. Dışarıdan sızan ışıkların belli belirsiz aydınlattığı tavana kilitlendi bakışları. Uykuya doymuş olarak böyle aniden nasıl uyandım “Hayırdır inşallah” diye mırıldandı içinden. Tam o sırada yattığı yatak sallanmaya başladı. “Ne oluyor yahu?” diye tam doğrulmayı düşünürken yanında yatan eşi uyanmış sarsıntının sebebini de kavramış olduğu için büyük bir korkuyla sol kolunu kocasının göğsünün üstünden geçirerek sararken sol ayağıyla da kocasının ayaklarını sarmıştı. Adam “Dur bir hatun bir kalkayım bakayım ne oluyoruz?”. Kadının ise “Görmüyor musun deprem oluyor yat yattığın yerde ev başımıza çökecek” derken bir taraftan da aklına gelen tüm duaları okuyordu. Ha bitti bitecek derken bu sarsıntı 40 saniye sürdü.

Bu kırk saniye süresince uyanık olupta depremi hisseden binlerce insan yaşam ile ölüm arasında gitti geldi bu süre boyunca. Bu sürenin sonunda kimisi yaşamın ötesine geçerek her canlı için kaçınılmaz son olan ölümle kucaklaştı. Kimisi göçük altından yaralı çıkartıldı kimisi de sadece sallantıyı yaşadı. Fakat bu deprem herkeste unutamayacağı izler bıraktı.

Geçen ayki yazımda bahsetmiştim tam baskı esnasında bizi yakalamıştı. Biz soğukkanlı davranıp bazı tercihler yaptık bu yüzden duygusuzlukla bile itham edildik fakat zaman bizi haklı çıkardı. Çünkü “korkunun ecele faydası yok”. Şayet vaktiniz gelmişse evrenin istediğiniz yerine kaçın ölümden kurutulamazsınız. Şayet vaktiniz gelmemişse de 15.000 metreden uçaktan paraşütsüzde düşseniz ölmezsiniz. “Bu ne kadercilik kardeşim” diye bana kızabilirsiniz. Fakat yukarıda verdiğim örneklere hanginiz “doğru değil” diyebilir.

Deprem sonrası kurtarma ekipleri yıkıntılar arasında hep “bir yürek atışı” aradılar. Bulduklarında da kurtardılar. Bu yürek atışlarını yakından görmek canlı yaşamak istedim. Deprem sonrası deprem bölgelerini gezdim. Gördüklerimi ömrüm boyunca unutmayacağım fakat edindiğim izlenimlerimi yazmak için burası uygun değil. Kısaca şunu belirteyim gezerken gördüğüm ve yaşadığım şeyler beni bu ülke vatandaşı olduğuma utandırır hale getirdi. Bu ülkeyi bırakıp gitmeyi düşündüm. Fakat yine her zamanki idealist düşüncelerim ve bu ülkeye olduğuna inandığım borcumu henüz ödemediğim düşüncesi benim olumsuz izlenimlerime ket vurdu. Hem sonra bu ülkeden gitmek en kolay çözümdü. Kalıp olumsuzluklarla mücadele etmek gerekiyordu.

Depremlerden sonra ülkemizde hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı söylendi durdu. Doğrudur. Hiç bir şey eskisi gibi değil. Hele ülkemizdeki bilişim sektöründe ise gerçekten her şey çok değişti. En basitinden Bilişim 99 ertelendi ki benim kişisel olarak tasvip etmediğim bir durumdu bu. Dağıtıma verdiğimiz tarihlerde erteleme olayı gerçekleştiği için dergimizle beraber verdiğimiz fuar davetiyeleri bir anda anlamını yitirmiş oldu. Yani futbolseverlerin deyimiyle ters köşeye yattık. Fakat bu davetiyelerin Aralık’ta yapılacak olan Bilişim fuarında geçerli olduğunu söyleyeyim. İster o zamana kadar saklayın isterseniz o zaman vermek istediğimiz davetiyeleri bekleyin.

Ülkemizde bilişim sektörü deprem dolayısıyla tüm sektörlerde olduğu gibi yine rölantiye girdi. Fakat dünyada bilişim son hızıyla büyümeye devam ediyor. Microsoft Windows 2000 diyor başka bir şey demiyor. Benim arkadaşlar ise denedikleri gerçek sürüm adayı Windows 2000’leri şimdilik pek tutmadılar ama unutmayın Microsoft gerçek sürümlerde her zaman bizleri şaşırtabiliyor. 2000’li yıllara ve 2000’li ürünlere şimdiden kendimizi hazırlamamız gerekiyor.

Bu arada şunu belirteyim bu yazımızı kaleme aldığımız günlerde Tayvan’da bir deprem oldu. Şiddeti de bir hayli büyük. İlk görüntüler ve rakamlar hiç iç açıcı değil. Bu kadar deprem muhabbeti yeter bunları neden söylüyorsun diyebilirsiniz. Şunu unutmayın bilişim endüstrisi donanımda Tayvan’daki Silicon Vadisine endekslidir. Dolayısıyla şayet Tayvan’daki Silicon Vadisinde ciddi kayıplar olduysa bu donanım fiyatlarına yansıyacaktır. 25 dolarlık bir RAM’in 100 doların üstüne çıkması muhtemeldir.

Öyle sanıyorum ki Silicon Vadisinde bir şey yoksa bile bu deprem bahanesiyle Tayvan’lı üreticiler fiyatları artıracaklardır. Çeşitli bahanelerle aşırı para kazanma meraklısı vurguncu zihniyet sahibi iş adamları sadece ülkemizde değil dünyanın her yerinde bulunmaktadır. Dolayısıyla ben çeşitli donanım ürünlerinde ciddi fiyat artışları bekliyorum.

Tayvan’daki bu fiyat artışları doğal olarak ülkemize de hem de eş zamanlı olarak yansıyacaktır. Fakat korkarım bir kaç ay sonra gerçekleşecek fiyat düşüşleri aynı hızla ülkemize yansımayacaktır. Daha yavaş gerçekleşecektir. Öyle tahmin ediyorum ki Aralık ayındaki bilişim fuarına fiyatlar normal seyrine dönecektir.

Unutmayın kalbiniz attığı sürece hayatınız devam ediyor. Önemli olan sadece bir yürek atışını değil tüm bir ömürlük yürek atışlarını temiz ve lekesiz yaşamaktır.

(Bu yazı 22 Eylül 1999 tarihinde yazılmış ve bir kısmı PC World dergisinin Ekim 1999 sayısında Editörden köşesinde yayınlanmıştır.)