Bu verileri sanallaştırsak mı?

5 Ağustos 2011 0 Yazar: Musa Savaş

Bilişimin hayatımızın her yerini kapsamaya başlamasıyla orta ve büyük ölçekli şirketlerde ortaya çıkan bilgi teknolojilerinin yönetimi konusu CIO (chief information officer) diye adlandırılan profesyonellerin doğuşunu sağlamıştı. CIO, artık orta ve büyük ölçekli şirketler için olmazsa olmaz yönetici kadrolarından biri.

Bilişim sektörünün önde gelen firmalarından HP’nin Coleman Parkes Research isimli firmaya yaptırdığı araştırmaya göre, 2011 yılında firmalar bilgi teknolojileri ortamlarının yarısını sanal ortama taşıyacak. Bu araştırma, 17 ülkede 501 CIO ile görüşülerek gerçekleştirilmiş.

Araştırmada, yüksek orandaki sanallaştırma tercihinin arkasında yatan etkenlere de bakılmış. Bu etkenler; maliyetlerin düşmesi, erişebilirliğin, iş sürekliliğinin, esnekliğin ve hizmet kalitesinin artması olarak sıralanıyor.

Sanallaştırmanın en çok uygulandığı alanlarsa yüzde 73’le sunucular (server) ve yüzde 47’le veri depolama. Sanallaştırma açısından yatırım getirisini ölçme yöntemlerinde öne çıkan unsurların başında, hizmet kalitesi ve bilgi teknolojileri (BT) maliyetlerinin düşmesi geliyor. Bunları, sanallaştırma sayesinde elde edilen hız, kullanıcı memnuniyeti ve veri merkezi gereksiniminin azalması izliyor.

Yatırımın dönüş hızı, CIO’ların çoğu tarafından 12 yıl gibi kısa bir zaman dilimi içinde tahmin ediliyor. İş dünyasının yüzde 73’ü sanallaştırmayı stratejik bir uygulama, yüzde 55’i sadece bir teknoloji aracı, yüzde 45’i ise iş aracı olarak görüyor.

501 CIO’nun sanallaştırma konusundaki kaygıları altyapı (yüzde 55) ve kapasite planlaması (yüzde 52) çerçevesinde yoğunlaşıyor. Buna karşın, CIO’ların, sadece birkaç yıl sonra, yani 2011 yılında BT ortamlarının yüzde 49’unun sanal olacağına inandıklarını gösteriyor. Sanallaştırma teknolojileri, firmalara neler sağladığını özetlersek:

Azalan maliyetler: Altyapı maliyetleri yüzde 40’a varan oranlarda azalıyor. Kaynak kullanımı yüzde 1050 aralığında ya da daha fazla artıyor. Veri merkezinin ömrü 35 yıl ya da daha fazla artıyor. Destek ihtiyacı ve enerji maliyetleri yüzde 80’e varan oranlarda düşüyor.

Hızlanan kurumsal büyüme: Yeni kurumsal hizmetler, haftalar ya da aylar yerine birkaç saat ya da günde sunulabiliyor. Altyapı kaynaklarının uygulanma hızı haftalardan dakikalara iniyor. Kaynaklar, yönetim ve bakımdan iş önceliklerine kaydırılıyor.

Hafifleyen riskler: Kaynakları hızla yeniden dağıtmak suretiyle planlanmamış arızaların sayısı azalıyor. Sanal imgeler üzerinde bakım yapılarak planlanan arızalar neredeyse tamamen ortadan kaldırılıyor. Son kullanıcı verilerinin güvenliği artırılıyor…

Ülkemizdeki CIO’lar, 2011’e fazla zaman kalmadı. Elinizi çabuk tutun.

(Bu yazı 5 Ekim 2008 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)