Büyük ülke olma yolunda Bilgi İşlemcilerin rolü nedir?

4 Ekim 2013 0 Yazar: Musa Savaş

Geçtiğimiz günlerde Bilişim sektöründe iki önemli etkinlik yapıldı. Tarihlerinin kısmen çakışması talihsizlikti fakat maksat hasıl oldu diye düşünüyorum. Umarım ilerleyen zamanlarda bu tür etkinlikler hiç çakışmaz.

Etkinliklerden ilki TBD (Türkiye Bilişim Derneği) tarafından yapıldı. TBD değil sektörümüzün, ülkemizin en büyük sivil toplum örgütlerinden birisi. TBD’nin her yıl düzenlediği Bilgi İşlem Yöneticileri Konferansının 20cisi “Bilişim Nakittir” başlığı ile gerçekleştirildi. Konferansın konuları arasında bu yıl ilk defa “Offset Anlaşmaları” gibi gittikçe önemli hale gelen konular olduğu gibi, son yılların önemli sorunu “Büyük Veri”, “İstanbul Finans ve Bilişim Merkezi Olacak mı?”, “Güle Güle Nakit” gibi ufuk açıcı konular ve firma sunumları vardı.

TBD Başkanı Turhan Menteş konuşmasında, Bilgi Teknolojilerinin Ülke Ekonomisine katkısının anlamını ve önemini şu sözlerle belirterek başladı : “Geçen yıl 2023 ile ilgili çok önemli çalışmalar yaptık ve sözler söyledik. Olgunlaşmanın sonucunda 2023 için Türkiye için konulan Dünyanın ilk 10 ekonomisine girme amacına uygun olarak bilişim olarak ne katkıda bulunuruz diye baktık. Ülkenin geleneksel ekonomik aktörlerle düyadaki 10 ekonomi arasına girme hedefi çok uzak duruyor. Çünkü % 8,5 büyüme yakalamamız lazım. Oysa son 10 yılda % 4 büyüme yakalamışız. Yani % 8 üstü büyüme hayal gibi gözüküyor. Ama bunu yapan ülkeler var. Onların yaptığını yapabilir miyiz. Bu büyümeyi yakalayan ülkelerin nasıl büyüdüğünü incelediğimizde hepsi ‘bilişim’ ile bunu yakalamış.”

Diğer etkinlik ise Amerika merkezli olan IDC firmasının Türkiye ayağı tarafından CIO Summit ismiyle gerçekleştirildi. Teknoloji tedarikçileri ile bilişim teknolojilerini yoğun kullanan CIO’ların fikir ve örnek uygulamalar konusunda görüş alışverişi yaptıkları etkinlikte çok ilginç konular ele alındı. Bütçelerdeki kesintiler, vasıflı eleman açığı, bulut bilişim, büyük veri gibi konular bunlardan bazılarıydı.

Konferans IDC Ülke Müdürü Nevin Çizmecioğulları  ve Ortadoğu, Afrika ve Türkiye’den sorumlu Bölge Genel Müdürü Jyoti Lalchandani’nin konuşmaları ile açıldı. Daha sonra “Dönüşüm için Yenilik; İş Yerinin Pazar Değişimine Adapte Edilmesi” başlıklı panelde IDC İçgörüler ve Dikey Sektör Uygulamaları Direktörü Mark Walker ilginç bir araştırmadan veriler sundu: “CIO Magazine tarafından yapılan 2013 araştırmasına göre; günümüzde CFO’ların yüzde 75’inin IT yatırımlarında karar verici durumuna geldi. Bilişim teknolojileri, gitgide daha fazla işlerin içine gömülüyor. Eskiden ‘satın al – kur – işlet’ formülü ile çalışan IT yatırımları, bugün iş servisleri yönetimine haline geldi, dolayısıyla da ‘mimari seçimi ile iş dönüşümü’ çevrimine dönüştü. Bilişim teknolojilerinde ‘maliyet’ ve ‘risk’ sorunları önemli. Veri miktarı ve uç kullanıcı sayısı hızla artarken, bütçeler ve bilişim elemanları aynı oranda artmıyor. Bugün karar vericiler teknolojiye göre değil, iş ihtiyaçlarına göre karar veriyorlar.”

Daha sonra konuşan Turkcell’den Orçun Özalp, “Yeni BT Hizmetleri Sağlayıcısı olarak telekom firmaları başlığı altında Turkcell’in olaya bakış anlattı ve bulut bilişim konusunda diğerlerinden farklarını şu sözlerle dile getirdi: “Bulut servis sağlayıcılar ikiye ayrılıyor. Birincisi global oyuncular. İkincisi yerel telekom operatörleri. Bulut üzerindeki veriler, Türkiye’nin verileri Türkiye’de kalsın diyoruz ve çıkmasının soruna neden olabileceğini düşünüyoruz. Diğer ülkeler de aynı şekilde düşünüyor. Yerel verilerini dışarıya çıkarmıyorlar. O nedenle bizim bir avantajımız yerel olmak, diğeri telekom şirketi olmak. Tek bir havuzda telekom – bilişim yönetiliyor. Turkcell teknoloji firması ve öyle devam edecek. Superonline altyapısını da Ortadoğu’ya götürdük. Veri merkezimiz bu yolun üstünde oturuyor. Amacımız Avrupa ile Ortadoğu arasında köprü ve bölgenin bulut sağlayıcısı olmak. Lokal yazılımları hem bölgeye hem Türkiyeye açmak istiyoruz.”

Budur. İşte budur. Görmek istediğimiz misyon budur. Söylenenlerin takipçisi olacağız. Diğer taraftan söylemeden geçemeyeceğim. Patronunuzun veya şirketinizin yabancı olmasının hiç bir önemi yok. Şayet ülkemizde var olan ve çalışan bir şirketteyseniz önceliğiniz bu ülkeye karşı sorumluluklarınız olmalıdır. Gerisi laf kalabalığıdır.

(Bu yazının bir kısmı 21 Nisan 2013 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)