Carrefour’a git bana 3 tane eM eS eN al

14 Aralık 2011 1 Yazar: Musa Savaş

Yaklaşık üç yıl önceydi. Kozyatağı’nda işadamı bir arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Odasında çay içiyorduk. Çok zampara olduğu için genelde hep kadın muhabbeti yapardı. Derken döndü bana şöyle bir soru sordu:

  • Hocam, sen bilirsin. Şu eM eS eN denen şey nedir?

Teknolojiyle uğraşan biri olarak bu kadarı olmasa da hep benzer sorularla karşılaştığım için çok şaşırmadım. Şaşkınlığımı artıran şey böyle bir soruyu ondan duymak oldu. Fakat hiç havamda değildim. Şimdi ona anlatmaya başlasam sorularının arkası kesilmeyecekti. Üstelik şirketinin her yerinde bilgisayar kullanılıyordu. Fakat bir tek onun masasında yoktu. Neyse sözü uzatmayayım. Diyalogumuz şöyle devam etti:

  • Hadi canım! Gerçekten bilmiyor musun?
  • Gerçekten bilmiyorum. Gurur yaptım. Elemanlara da soramıyorum.
  • Gurur yapma! Çağır bir gün Bilgi İşlem Müdürünü sor.
  • Sen şimdi bana söylemeyecek misin?
  • Söylemeyeceğim. Hem boşver. Nereden çıktı bu sevda?
  • Yahu sorma. Benim ….. isimli hatun var ya! İşte o söyledi. MSN’den görüşelim diye.
  • O zaman söyle ona. O sana anlatsın.
  • Yapma birader. Bu konuda cahil olduğumu anlarsa dilinden kurtulamam.
  • Ben anlatmayacağım. Git başkası sana anlatsın.

Son cümlemden sonra çok bozuldu. Birkaç dakika sessizlik oldu. Sonra sekreterine telefon etti ve “Kızım bana …..’yı çağırsana.” dedi. Çağırttığı kişi şoförüydü. Adam bir kaç dakika sonra geldi. Bu yerinden kalktı. Cebinden bir tutuam kağıt para çıkardı. Önce 100 lira uzattı. Birkaç saniye düşündükten sonra bir 100 lira daha uzattı ve dedi ki:

  • Carrefour’a git bana 3 tane eM eS eN al. İkisini bana getir. Üçüncüsü de benden sana hediye. Hadi koş!

Şoförünün yüzünde öyle bir dalgalanma oldu ki. O dalgalanma MSN’nin ne olduğunu bildiğinden mi oldu yoksa bilmediğinden mi oldu, ben anlamadım. Adam “Peki!” dedi ve çıktı.

Benim şaşkınlığım bir kaç dakika sürdü. Hani derler ya “Küçük dilimi yuttum.” Fakat sonrasında öyle bir gülme krizine girdim ki sormayın gitsin.

Daha sonrası mı?

Arkası yarın…

(Bu yazı 14 Aralık 2011 tarihinde yazılmıştır.)