Ekonomik kalkınmanın kısa yolu

22 Ekim 2010 0 Yazar: Musa Savaş

Haftalardır KKTC’nin içinde bulunduğu ekonomik krizi konuşuyoruz. Bir taraftann istediğimiz miktarda parayı vermediği için bunların başımıza geldiğini düşünüyor ve Türkiye’ye kızıyoruz. Diğer taraftan bunun sonuçları olduğunu düşündüğümüz KTHY ve TC’li istihdamlarının geleceği üzerine konuşuyoruz. Şayet bu ve benzeri problemlerle gelecekte de boğuşmak istemiyorsak akılcı politikalar geliştirip zaten kısıtlı olan kaynakları doğru yerlere yatırmalıyız. Ayrıca fazla da zaman kaybetmemeliyiz.

Benim önerim yazılım sektörüdür. Zaten önceki hükümetlerin KKTC’yi bilişim adası yapma konusunda irade beyanları vardı. Bu konuda bazı kararlar da aldılar. Fakat benim gördüğüm kadarıyla özel sektör bu konulara mesafeli duruyor.

Ben sizlerle yazılım ile ilgili bazı rakamları paylaşayım. Kararı ondan sonra verelim. OECD ülkelerinde yapılan yazılım yatırımları, ülkelerin ortalama Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nı yüzde 0,5 ile yüzde 2,7 arasında yükseltiyor. Örneğin ABD’de, 2007’de, reel sektör büyüme oranı yüzde 2 iken yazılım sektöründe büyüme oranı yüzde 17 olmuş. Avrupa Birliği ülkelerinde yazılım ürünleri ve yazılım hizmetleriyle ilgili harcamalar yıllık 258 milyar Avro tutarında olup, bu harcama AB ülkelerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ortalamasının yüzde 2,6’sını oluşturuyor.

Bazı ülkeler yazılım sektörüne o kadar ciddi eğiliyorlar ki diğer bir deyişle yazılım sektörünü stratejik sektör olarak konumlandırıyorlar. Yazılım sektörüne bu kadar ihtimam gösterdikleri içindir ki meyvelerini de ihracat olarak alıyorlar. Örneğin OECD ülkelerinde yazılım ürünleri ihracatı 2006 yılı sonunda 19 milyar dolar olarak gerçekleşirken yazılımla ilgili hizmetlere ilişkin ihracat rakamı 2006 yılı sonunda 86 milyar dolar olmuş. Yazılımı stratejik sektör olarak konumlandıran ve 3İ diye adlandırılan İsrail, İrlanda ve Hindistan’ın rakamları ise daha çarpıcı. Hindistan’da yazılım ve hizmetleri ihracatı 2008 yılı sonu itibariyle 47 milyar dolar, İrlanda’da 16,8 milyar dolar, İsrail’de ise 5,68 milyar dolardır.

Yazılımın en önemli desteği ise istihdamda görülüyor. Çünkü yazılımın en önemli sermayesi insan. 2007 yılı sonu verileri itibariyle Avrupa Birliği bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründeki iş gücünün yüzde 55’i yazılım sektöründe istihdam ediliyor. Yazılım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı Avrupa Birliği’nde 4,3 milyon kişidir. Bu sayı her yıl yüzde 5 artıyor. ABD’de ise yazılım sektöründe 1,7 milyon kişi istihdam ediliyor ve bu sektörde istihdam edilenlerin ortalama maaşları ABD’deki maaş ortalamasının iki katıdır. Avrupa Birliği ortalamasına göre, yazılım sektöründe istihdam edilen bir yazılım geliştiricinin işverenine kazandırdığı gelir, kişi başı yıllık ortalama 100.000 avro civarındadır. Şaşırtıcı rakamlar değil mi? Devam edelim. Hindistan 1980’lerin ikinci yarısında yazılıma yönelmeye başladı. 2004′ gelindiğinde yani yaklaşık 20 yıllık bir süreçte bu sektörün istihdamı sıfırdan 850.000 kişiye çıktı. Böyle bir gelişmeyi ülkemiz gösterebilseydi şimdilerde KTHY ve TC’li istihdamlar konusunu tartışıyor olur muyduk? Örneğin İrlanda’da 1986’da işsizlik oranı yüzde 17 iken yazılım sektöründe yaşanan atılım sayesinde 2001 yılında işsizlik oranı yüzde 4,3’e düşmüştür. Başka söze gerek var mı? Yazılım sektörünün istihdam konusunda en önemli özelliklerinden biri de kadınların ve özellikle de engellilerin istihdamına önemli imkanlar sağlamasıdır.

Buraya kadar yazılım ile ilgili yazdıklarımızı şöyle özetleyebiliriz.

-Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’yı artıracak
-Tanınma problemini otomatik olarak çözecek çünkü yazılımda güçlü işler yapan bir ülkeyi kimse görmemezlikten gelemez.
-İhracat rakamlarını büyütecek
-İşsizliği azaltacak
-Verimliliği artıracak
-AR-GE’nin kaltiesini yükseltecek
-Bilgi çağı ekonomisinde KKTC güçlü bir ülke olacak.

Yazılım sektörünün tüm bunları gerçekleştirebilmesi için ihtiyacı olan her türlü ortamı sağlamaksa tabii ki siyasi otoritelerin işi. Ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri olan eğitim sayesinde kazanılan insan kaynağı zaten var. Geriye en önemli konu kalıyor. O da bu konuda halkın ve siyasilerin aynı hedefe bakabilmesidir.

(Bu yazının bir kısmı 23 Haziran 2010 tarihli Star Kıbrıs gazetesinde yayınlanmıştır.)