Haberlerin mobil yükselişi

11 Aralık 2012 0 Yazar: Musa Savaş

Mobil cihazlar artık hayatımızın her alanını iyice kuşattı. Düşünsenize, sokağa çıktığınızda interneti, evinizde, işyerinizde veya internet kafelerde bırakmıyorsunuz artık. Cebimizde taşıdığımız akıllı telefonumu ile internet de sürekli yanımızda. Tamam, kabul ediyoruz. Bilgisayar ekranındaki gibi olmuyor fakat farklı görünüme de sahip olsa internet üzerinden yaptığımız tüm işlemleri cep telefonumuzdan da yapabiliyoruz. Çevrenize bir bakın. Bir çok profesyonelin öncelikle e-postalarını cep telefonlarından takip ettiklerini görürsünüz. Sonrasında ise haberleri ve hava durumunu takip ettiklerine şahit olursunuz. Ha keza bankacılık işlemleri ve diğer kullanımları da rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz.

Mobil cihazların haberler üzerindeki etkisi nedir? İşte bu soruya cevabı yapılan bir araştırma veriyor. Pew Internet Research’e yaptırılan ve direktörlüğünü Kristen Purcell’in üstlendiği ve ABD’de yapılan araştırma, mobil teknolojilerin yaygın kullanımının haber mecralarının okunmasına ivme sağladığını ortaya koyuyor. Şimdi hemen son dönemde nasıl çoğaldıklarını henüz kimsenin çözemediği “Sosyal Medya Uzmanları” gibi “Bu sosyal medyanın başarısıdır” kolaycılığına kaçmayın. Çünkü, mobil teknolojilerin etkilerinin çok çapraşık olduğunu lütfen dikkate alalım. Nitekim araştırma diyor ki; “Haber kaynağına (Facebook, Twitter vb.) bir duyumun ya da okunulan bir makalenin linkinin yazılması eğilim halini alsa da yapılan araştırmalar sosyal ağın haber takibinde kullanımının oldukça düşük kaldığına işaret ediyor. 3 binden fazla yetişkinin iştirak ettiği araştırmada, okurların, bir yayın ağına giderken bunun itibarına dikkat ettiklerini belirtmeleri dikkati çekiyor.” Facebook ya da Twitter’da kullanıcılar arasında yapılan “beğenme” ya da “tavsiyelerin” okunma oranlarında önemli bir etkisinin olmaması araştırmanın en dikkati çeken bir diğer yönü. Yani, üzgünüm sosyal medyacılar bu yazıdan size ekmek yok.

Araştırma, öncelikle 2000 yılı ile 2012 yılı internet eğilimlerinin karşılaştırmasını yapıyor. “Haber yayınlarının durumu” başlıklı araştırmaya göre; 2000 yılında Amerikalı yetişkinlerin yüzde 46’sı internet kullanıyorken bu oran 2012’de yüzde 82’ye ulaşıyor. 2000 yılında Amerikalıların sadece yüzde 5’i evlerinde genişbant internet sahibiyken bu oran 2012’de nüfusun 3’te 2’sine ulaşıyor. 12 yıl önce ABD nüfusununun ancak yarısı (% 53) mobil telefon sahibiyken aradan geçen 12 yılda bu oran yüzde 88’e ulaşıyor. Bugün ABD’de kullanılan mobil telefonların yüzde 46’sının akıllı telefon olduğu ifade ediliyor.

Araştırmada, 2000 yılında bilginin kıt ve buna erişimin pahalı olduğu ifade edilirken bugün çok sayıda kaynağa ücretsiz ulaşabilmenin mümkün olduğu belirtiliyor. Pew, araştırmanın analizinde mobil teknolojileri dikiş iğnesine, sosyal ağları (dikkat edelim lütfen sosyal ağ diyor, sosyal medya değil) ise ipliğe benzetiyor. Böylelikle mobil teknolojiler vasıtasıyla her an her yerden bilgiye erişim mümkün kılınırken, sosyal ağlarla çok farklı kaynaklardan bilgiye erişim mümkün hale geliyor.

Geçtiğimiz yıla göre adeti yüzde 11 artış gösteren akıllı telefonları en çok 25-34 yaşlar (% 71) ile 18-24 yaşlar arası(% 67) gençler kullanıyor. Akıllı telefonlarıyla daha çok hangi aktivitelere katıldıkları sorulan gençlerin; yüzde 50’si arama motoruna eriştiğini, yüzde 42’si hava durumuna baktığını, yüzde 38’i e-postalarını kontrol ettiğini, yüzde 37’si lokal restoran ve işyerlerine göz attığını, yüzde 29’u sosyal ağa eriştiğini, yüzde 24 ürün incelemesine baktığını, yüzde 22’si görsel eklediğini, yüzde 18 bankacılık işlemi yaptığını, yüzde 17 ise tıbbi bilgi edindiğini açıklıyor.

Ülkemizde durum nasıl derseniz size ancak gözlemlerimizle cevap verebiliriz. Yazımızın başında dediğimiz gibi. Öncelikle e-posta okunuyor. Sonra haber ve hava durumu. Ülkemiz insanının bu alandaki eğilimlerinin Amerikalılardan çok da ayrı olmayacağını düşünüyoruz. Fakat asıl üzerinde durmamız gereken haber sağlayıcıların bu eğilimleri ne kadar gördükleri. Gördüğümüz hiç de fena bir durumda olmadığımız. Fakat bir an önce mevcut ürünler daha efektif hale getirilirken yeni alternatiflerinde bir an önce devreye alınması kaçınılmaz görünüyor.

(Bu yazının bir kısmı 25 Mart 2012 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)