Microsoft seni seviyoruz ama…

31 Temmuz 2013 0 Yazar: Musa Savaş

Microsoft’un Türkiye’de yaptıklarını ilk günden bu yana takip eden bir gazeteci olarak doğrusu, Türkiye’nin potansiyelini en erken gören firma olduğunu düşünüyorum. Tabi ki ondan önce buraya gelenler oldu. Mesela ta 1930’lu yıllarda gelen IBM ama yıllarca bilgisayar satan IBM Türkiye’ye ne kadar özen göstermiş bileniniz var mı? Bir F klavye konusunda bile duyarlı olamamışlar (zamanında sorduğumuzda 3 milyonluk Norveç’in 70 milyonluk Türkiye’den daha çok bilgisayar aldığını iddia ediyorlardı).

Microsoft gerek yazılımlarını hemen Türkçeleştirmeye özen göstermesi, gerek yaptığı etkinlikler ve gerekse Türk yazılım sektöründe yarattığı eko sistemle benim takdir ettiğim bir firma. 2005’lere kadar da dünyanın bilişim devleri sıralamasında liderdi diyebiliriz.

Google, Facebook ve Apple gibi firmaların 2005 sonrası oyunu değiştiren atakları ile Microsoft biraz geride kaldı desek de, Türkiye’ye baktığımızda 2000’ler civarındaki çabalarının meyvalarını yemeye ve hem kurumsal, hem bireysel ekosistemi  üzerinden elde ettiği kazançları sürdürmeye devam etti.

Bunlar iyi yönler ama Microsoft’un bir de öbür yüzü var. BSA ile korkutucu/baskıcı reklamlar, 2.el yazılımı engellemeye çalışma,  başta tarayıcı olmak üzere pek çok konuda tekelci yaklaşımı ve en sonunda da 1,9 milyar TL olarak açıklanan Windows 8 reklam harcamalarından Türkiye’ye pay ayırmakta cimrilik yapması.

Bunları neden söylüyoruz? Geçen hafta bir internet yayınında Microsoft’un CEO’sunun Fatih projesi kapsamındaki tabletleri ücretsiz vermesi haberi epeyce tartışıldı. Bazı eleştiriler, 15 milyon gençte Microsoft alışkanlığı yaratmanın, Fatih projesinin hedefi olan gençlerin geleceğini yönlendirmeden çok Microsoft’un geleceğini yönlendireceği şeklindeydi. Konu doğru mu, yanlış mı bilemiyoruz ama Microsoft’a bir kaç konuyu hatırlatmak lazım.

Öncelikle 500 milyon TL ciro yaptığı Türkiye için Microsoft (sadece Windows 8 reklam bütçesi 1,9 milyar dolar$ iken) acaba ne kadar reklam payı ayırıyor? Ya da nasılsa yarattığımız hava bizi idare eder mi diyor. Örneğin Netcraft’ın (netcraft.com) verilerine göre web sunucu pazarının dünya rakamlarına bakıldığında % 60 civarında Apache sunucu ve % 15 civarında Microsoft sunucu kullanılırken, Türkiye’de bu rakamlar tam tersi. Web sunucu Türkiye pazarı lideri Microsoft. Çünkü 2000’li yılların başarılı Microsoft Türkiye yöneticilerinin yarattığı ekosistem, pazarı böyle yönlendirdi.

Diğer yandan yine 500 milyon TL ciro yaparken, ortalığa korsan yazılım ekonomiye 1,5 milyon TL kaybettirir açıklamalarını da anlayamıyoruz. Ama masa başı kalem hareketleri ile belirlenen oranlarla Türkiye’nin % 66 korsan yazılım kullandığı iddiaları karşımıza AB kapılarında ya da Apple iTunes kullanırken çıkınca fena halde bozuluyoruz.

Ayrıca 2.el yazılım için de neden bu kadar savaşıyorlar anlamak mümkün değil. Tarayıcı (browser) konusundaki tekelci yaklaşımı nedeniyle Microsoft daha yeni Avrupa Birliği’nden 561 milyon Euro ceza aldı.

Kısaca şunu belirtelim; Microsoft geçmişteki Türkiye ya da Türkçe  çabalarını takdir ediyoruz ama karşılığını da fazlasıyla aldığın ortada. Şimdi almadan vermek doğru mu? Acaba  yukardan iş bitirmeci yerine, iş yaptığın ortama biraz daha saygılı ve ilgili davranmak doğru olmaz mı? Bunu sadece aylık basın toplantıları ve şaşalı, bol starlı lansman partileri ile yapmak ne kadar yeterli? Seni seviyoruz ama senin de bizi sevdiğin konusunda artık ciddi şüphelerimiz var.

(Bu yazının bir kısmı 10 Mart 2013 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)