Otomatik geçiş çilesi

2 Mart 2011 0 Yazar: Musa Savaş

Hatırlarsanız yaklaşık iki yıl dört ay önce, 2 Nisan 2006 gece yarısı Boğaziçi Köprüsündeki nakit gişeleri kaldırılmış ve tüm gişeler OGS (Otomatik Geçiş Sistemi) ile KGS’ye (Kartlı Geçiş Sistemi) dönüştürülmüştü. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde ise sadece dört tane nakit gişesi bırakılmıştı. Bu uygulama, İstanbul’un çevresindeki diğer otoyol gişelerinde de hayata geçirildi.

Güçlü bir teknolojik alt yapıya sahip bu sistem gerçekten hak ettiği şekilde kullanılıyor mu? Bu sorunun cevabını başımdan geçen bir olay ile anlatmak istiyorum. Bir Çarşamba akşamı saat 17:00’ı biraz geçiyor. Gerek köprü, gerekse diğer gişelerde mesai saati başlangıç ve bitimlerinde sıkışıklık olduğunu bildiğimiz için acele ediyoruz. İstanbul’u Ankara’ya bağlayan ve TEM diye adlandırılan yolda Ankara yönünde hareket ediyoruz. Aracı kullanan arkadaşım, İMES sanayi sitesinin hizasına düşen ve Çamlıca gişeleri diye anılan gişelere yaklaşırken araçtaki iki tane KGS kartının bulunduğunu fakat boş olduklarını söyledi. Bende kendisine dert etmemesini, nasılsa gişelerin orada dolum yerleri olacağını söyledim. Gişelere Ankara istikametinde yaklaştık. Maalesef sağ tarafta binadan vaz geçtik bir tane MOBO bile yoktu. En sağdaki gişeye çok az bir mesafe kala bir tabela gördük: “OGS ve KGS Danışma ve Dolum”.  Tabela sağ taraftaki yola girmemiz gerektiğini gösteriyordu. Girdik ve TEM’e paralel birkaç yüz metre gittikten sonra TEM’in altından geçip ters istikamette gelerek IMES tarafında yer alan gişe binalarına ulaştık. Arkadaşım Ziraat Bankası’nın KGS kartını alarak orada bulunan Ziraat Bankasına ait gişeye gitti. Bense arabada oturup onu izledim. Gişenin penceresindeki bir yazıyı okuduğunu düşündüğüm bir hareketi yaptıktan sonra döndü, TEM üzerindeki Karayollarına ait gişelere yöneldi. Bariyerleri atlayıp TEM’e çıktı. Sağdan üçüncü gişenin üstünde “Kart Dolumu” tabelası vardı. Oradaki araçlara birkaç çalım atıp gişeye ulaştı. Sonra da dönüp yine tehlikeli bir şekilde araçlara birkaç çalım attıktan sonra bariyerler ulaştı. Araca geri geldiğinde burnundan soluyordu. Birkaç sinkaflı cümleden sonra sakinleşti ve anlatmaya başladı: “Abi, Ziraat Bankası gişesi saat dört buçukta kapanıyormuş. Nasıl bir mantık bu? Kardeşim, insanların sabah mesai başlamadan ve akşam mesai bittikten sonra gişeye ihtiyacı var. Bu adamlar hangi akla hizmet ediyorlar. İnsanların en çok ihtiyacı olduğu vakitlerde gişe kapalı. Ziraat Bankası bu kafayı ne zaman değiştirecek? Bu bankalar var ya! Hepsi KGS kartı veriyor ama kimse birbirinin kartını doldurmuyor. Ya bu karayollarına ne demeli? Abi, bu karayolları gişeleri banka KGS kartlarını doldurmuyor. Bana diyorlar ki bizim karttan alacaksın. Sordum. En ucuzu 30 YTL. Yahu kardeşim tabelayı bari doğru yazın diye çıkıştığımda adam bana ‘git şikayet et’ dedi. Adama saldırmamak için kendimi zor tuttum!” OGS diyecek oldum bana: “Abi bazen okumuyor. O vakit kaçak geçmiş oluyorsun. Sonrasında bir sürü uğraşıyorsun.”

Söz konusu sistemin sağlam bir teknolojik alt yapısı varken bazı yatırımlarla tüm bankaların KGS konusunda ortak bir alt yapıda buluşması mümkünken bu aymazlık nedendir? Benim hatırladığım kadarıyla bu sistem hayata geçirilirken gişelerde meydana gelen trafik sıkışıklığı çözülsün sürücüler rahatlasın diye yapıldı. Sürücülere ekstradan çile çektirmek için yapılmadı. Fakat gerek Karayollarının gerekse de bankaların uygulamaları sürücüleri çileden çıkarıyor. Çok sudan sebeplerden cinayet işlenen ülkemizde, yarın bir gün çileden çıkmış bir sürücü tarafından işlenen bir gişe cinayetini duyarsak şaşırmayalım.

Gönül isterdi ki bu yazıda size otomatik geçiş teknolojilerini anlatayım. Fakat olmadı. Bahsettiğim bu problemle ilgili olarak ancak çözüm önerilerimi söyleyebilirim. KGS kartlarının dolumu konusunda bankalar arasında merkezi bir sistem kurulmalı. Bu sisteme Karayolları da dahil olmalı. Hatta böyle bir sistemi Karayollarının kurup bankaları dahil etmesi daha mantıklı görünüyor. Dolum ATM’lerinin yapılarak yaygınlaştırılması ve yol güzergahlarında mola yerleri de dahil bir çok yere konuşlandırılması gerekiyor. Gişelerin aralarında cirit atan gişe fırsatçılarına kesin bir çözüm bulunma konusunu ise yetkililere bırakıyorum.

(Bu yazının bir kısmı 10 Ağustos 2008 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)