Tabletler hakkında şeytani düşünceler

12 Aralık 2011 1 Yazar: Musa Savaş

Son yazımızda değindiğimiz Fatih Projesi ve dağıtılacak tabletler ile ilgili olarak bazı şeyler daha söylemek istiyorum. Fakat daha öncesinde konuyla ilgili bir düzeltmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Tabletlerin maliyetinin 100 ile 200 TL arasında olacağını belirtmiştik. General Mobile bana gönderdiği bilgi notunda şu anki mevcut şartlarda ülkemiz için belirttiğim fiyat aralığında tablet üretiminin başlangıçta mümkün olmadığını söylüyordu. Şimdiki değerlerle tablet birim maliyetinin 350 TL’nin altına düşemeyeceğini belirtiyordu. İlerleyen zaman içinde üretime sağlanacak kolaylıkların netleşmesi ile benim söylediğim rakamlara yaklaşılabileceğini de bilgi notuna eklemişti. Eksik bilgilerimizi de giderdikten sonra Fatih Projesi ile ilgili bir başka konuya değinmek istiyorum.

Milli Eğitim Bakanlığı bu tabletleri dağıttıktan sonra takibini nasıl yapacak? Yani demek istediğim o ki tablet verilen öğrencinin maddi durumu iyi değilse ve o öğrenci veya ailesi tableti satarsa ne olacak? Milli Eğitim Bakanlığının bununla ilgili bir önlemi var mı? Bu arada velilerden de özür diliyorum. Herkes böyle yapacak demiyorum. Fakat bir kaç tane de olsa bu tür olaylar yaşanabilecek. Bunun da önleminin alınması gerekiyor diye düşünüyorum. Problemi söyledik hadi bir tane çözüm önerisi de sunalım. Bu proje dahilinde sınıflarda akıllı tahtalar olacak. Tabletler o akıllı tahtalardan belli periyotlarla aktivasyon alırlar. Okul harici mekanlarda bir tablet en fazla ben diyeyim üç gün siz diyin beş gün aktivason olmadan çalışıyor olsun. Şubat ve yaz tatili günleri de bir şekilde sisteme eklenebilir. Ben yazılımcı değilim. Fakat yazılımla bu problemin önüne geçilebilir. Bunu biliyorum.

Diğer taraftan bu tabletlerin kullanımları esnasında meydana gelecek muhtemel kazalar nasıl telafi edilecek? Öğrenci tableti yere düşürdü diyelim. Ciddi hasar var. Mevcut şartlarda bir elektronik cihazla ilgili olarak bugün hangi teknik servise gitseniz bir haftadan önce sonuç alamıyorsunuz. Hele dizüstü bilgisayarlarda bu süre bir ayı geçebiliyor. Bu proje ile ilgili ihale şartnamesinde teknik servis ile ilgili standart bilgiler yer alıyorsa ileride çok eğleneceğiz demektir. Her yıl dört milyon tablet dağıtılacak. Üstelik çocuk ve gençlere. Olabilecek muhtemel arıza ve kazaları düşünebiliyor musunuz? Düşürebilir, kaybedebilir, arkadaşının kafasında parçalayabilir… vb. Normal şartlarda üreticiler her zaman yüzde bir teknik servis payı koyarlar. Hadi biz iyimser olalım imkansızı isteyelim binde bir diyelim. Her bin cihazdan birinin teknik servise gittiğini düşünürsek dört milyonda 4 bin tabletin teknik servise gideceği tahmin etmek zor değil.. Yüzde bir üzerinden hesaplarsak 40 bin tablet demek. Kullanıcı kitlesinin yaşı dikkate alındığında siz bu rakamları daha da yukarı çekin. Tamamı dağıtıldığında 160 bin tablet gibi muhteşem bir teknik servis rakamı ortaya çıkıyor. Tüm bunlardan hareketle şartnamelerin bunlara göre yeniden revize edilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Tabletlerin teknik serviste ne süreyle kalacağı çok önemli. Şayet bir ayı bulan süreler söz konusu olursa tableti teknik serviste olan öğrenci o süre içinde ne yapacak? Yedek tabletler okullara sağlanacak mı? Sağlanacaksa hangi oranda olacak? Tableti teknik serviste olan bir öğrencinin kullandığı yedek tablette teknik servislik olursa ne olacak? Daha akla buna benzer bir sürü soru geliyor. Bu projeyi hazırlayanların tüm bunları da hesapladığına inanmak istiyorum. Yoksa ilerleyen zamanda bu tablet konusundan medyaya çok haber çıkacak.

Tüm bunları niye yazdım? Böyle büyük bir projenin başarıya ulaşması en büyük arzum. Çocuklarım adına çok heyecanlanıyorum. Fakat yaşanabilecek yol kazaları ise şimdiden öngörülüp ona göre tedbirler alınmalı. Yoksa pire için yorgan yakan aymaz durumuna düşeriz.

(Bu yazının bir kısmı 27 Kasım 2011 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)