Üç bilinmeyenli denklem turşusu

20 Ağustos 2010 0 Yazar: Musa Savaş

Liseden hepimiz hatırlarız iki bilinmeyenli denklemleri. Matematik hocalarımız bize bu bilinmeyenli denklemleri öğretmek için az çaba sarf etmediler. Biz büyüdük denklemlerde büyüdü. Şimdi yazacağım konu üç bilinmeyenli denklem gibi.

Denklemimizde üç taraf var. Bir bilişim firması. Bir banka. Bir kamu kurumu. Denklem şöyle gelişiyor.

Acil durumda kırmızıya koşun diyen bankamız, bilişim ile ilgili bir konuda bazı yatırımlara ihtiyacı olduğuna karar veriyor. Bu yatırımlara ihtiyacı olup olmadığını tabii ki biz bilemeyiz. Kendi içsel tasarrufudur. Unutmadan bir not ekleyelim. Banka bu yatırım kararını almadan önce CIO’su (Bilgi İşlem konusundaki en yetkili kişi) birazdan bahsedeceğim bilişim firması tarafından Hindistan’a götürülüp ağırlanmış. Modern ticari dünyada şirketler arasında bu tür ticari aksiyonların etik olup olmadığı tartışılsada yapıldığı bir gerçektir. Fakat bu ağırlamanın yatırım kararını verenleri ne kadar etkilediğini tabii ki biz bilemeyiz. Dediğim gibi bunlar ticari hareketlerdir. Hangi ticari hareketlere nasıl tepki verileceği şirketlerin içsel politikaları ile ilgilidir.

İkinci taraf olan bilişim firması sektörde dünyanın en eski firmalarından. Türkiye’ye yıllar önce ilk gelen yabancı bilişim firması. Bu yönüyle takdir ettiğimiz fakat dünyayı etkisi altına alan yaşadığımız son küresel kriz döneminde, özellikle ülkemizde uyguladığı personel politikaları ile oldukça tepki çeken büyük mavimiz.

Üçüncü taraf olarak kamu tarafında ise asıl işi ulaştırma olan fakat boş zamanlarında da bilişim ile ilgilenen bakanlığımız var.

Şimdi konuya gelelim. Bankamız bilişim yatırımı yapacak. Bunun için yazılmcılara ihtiyacı var. Bilişim firması ona diyor ki ben size bu yazılımcıları sağlar işinizi yaparım. Buraya kadar normal. Anormal olansa bu bilişim firmasının yazılımcıları Hindistan’tan sağlayacak olması. “Neden Hindistan?” sorusuna verilen cevap “Türkiye’de yeterli sayıda bilişimci olmadığı ve Hint’li yazılımcıların, Türk yazılımcılardan daha üstün olduğu” şeklinde. Üstelik Hint’li bilişimcilerin proje boyunca gidip gelecek olanlarla sayılarının 10.000 civarına ulaşabileceği belirtiliyor. İşte burada durup düşünelim.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) ilk kez açıkladığı meslek gruplarına göre işsizlik araştırmasına göre; 178 bin bilgisayar eğitimi alan kişinin 98 bini çalışıyor, 25 bin bilgisayar mezunu işsiz. Geriye kalan 55 bin ise sektör içerisinde iş aramadığını belirtmekte.

Ancak daha önemlisi, Ulaşım Şurasında, Bakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan hedef. Yanlış duymadıysak “Türkiye’nin hedefi 2023’de 160 Milyar USD ile bölgenin bilişim ihracatı lideri olmak.” Bu firmanın yetkilileri ya Şurada değildi ya da Bakan beyin söylediklerini duymamış olsalar gerek ki 10.000 Hint’li kullanarak bu hedefe bizi ulaştıracaklar.

Yoksa dünya çapındaki bu bilişim firmasının Hindistan’da bazı taahhütleri varda onları gerçekleştirebilmek adına Türkiye ofisini sıkıntıya sokacak böyle bir operasyona girişiyor. Geçtiğimiz yıl, çalışanlarının özel emeklilik primleri hakkında aldığı tek taraflı kararlar ile bir çok personelinin işten ayrılmasına sebep olan bu firmaya, buranın Türkiye olduğunu hatırlatacak bir makam yok mu?

Bir tarafta bilişim sektöründe bir hayli işsizi olan ülkemiz. Diğer tarafta ülkemizin güzide bir bankası. Daha öte tarafta küresel bir bilişim firması. Bu bir denklem mi? Yoksa bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu mu?

(Bu yazı 15 Nisan 2010 tarihinde yayınlanmıştır.)