Bankalardan e-Ticaret’çiler de şikayetçi

3 Eylül 2011 0 Yazar: Musa Savaş

İlginç bir yazı dizisi okudum. Kapılarını geçen yılın sonunda kapatan 2 farklı e-Ticaret işi sahibi, nedenleri ve düşüncelerini turk.internet.com‘daki yazı dizisinde aktarmışlar. Anlattıkları konular önemli hususlara işaret ediyor.

Dünyada hızla büyüyen e-ticaret hacminin, ülkemizde ne kadar olduğuna baktığımızda hiç te küçük rakamlar görmüyoruz. Elimizdeki en önemli veri BKM’nin (bankalar arası kredi kart merkezi) yayınladığı dönemsel veriler. Buna göre, 2008 yılında kredi kartlar kullanılarak 9 milyar TL ve sanal kartlarla 2 milyar TL online alışveriş yapılmış. Bu rakamın içinde banka havalesi ile ya da varsa başka yöntemlerle (kapıda ödeme gibi) yapılan alışverişler dahil değil.

Bu rakamın büyük bir kısmı B2C olarak gerçekleşmiş. Yani son tüketiciye satışlar.

Ancak e-Ticaret’in başka çeşitleri de var, mesela B2B yani firmalara yapılan satışlar (bayilere) ya da C2C yani eBay türü mezat-açık arttırma ya da Sahibinden.com sitesinde olduğu gibi, internete reklam verilerek satılan ev, araba ve diğer eşyalar. Bu işlemler genellikle kredi kartı işlemleri içine girmiyor. Dolayısıyla yukardaki rakam içinde yer almıyor. Ama bir fikir vermek için belirtelim, Sahibinden.com bu yıl başından itibaren 6 ay içinde gerçekleşen emlak-ev vs satış ve kiralama işlem hacmini 7 milyar TL olarak raporluyor.

Peki, bu kadar önemli bir işlem hacmine karşın, eTicaret konusunda kim ne yapıyor bakalım isterseniz.

E-ticaret’çilerin ifadesine göre, Devletin bu konuda aldığı herhangi bir önlem ya da destekleme mevcut değil. Oysa eTicaret’in en önemli özelliği “kayıtlı” ticaret olması. Hatta bu firmaların bir kısmı, Eminönü’ndeki esnafı da kullanabildiği ve satışları kayıt altına alabildiği için desteklenmeli.

E-Ticaretçilerin bankalarla ya da resmi işlemlerle ilgili kolaylaştırmalara ihtiyacı var ama bu konuda çalışan bir devlet kurumu biz bilmiyoruz.

Üretici ya da dağıtıcı firmalar ise, kendilerine yeni bir kanal yaratan bu sistem konusunda pek fazla uyanmış gözükmüyorlar. Onlar da, eTicaretçilere “vurun abalıya” türü yaklaşım gösteriyorlar. E-Ticaret firmalarının ihtiyaçlarını (mesela stokların elektronik tutulması ya da söz verilen sürede mal temini gibi) karşılamaya yönelik çaba olmadığı şikayeti var.

Lojistikçiler için de benzer bir şikayet var. e-Ticaret’in önemli bileşenlerinden birisi, zamanında teslim ve fiyatlarda makulluk. Lojistik firmaları da buna dikkat etmiyor.

Ama e-Ticaretçilerin esas şikayet ettikleri kurumlar; Bankalar. E-Ticaret firmalarına verilen Sanal POS’ların komisyon oranları çok yüksek. Bankaların, kendilerine de büyüme alanı getirebilecek olmasına karşın, e-Ticaret konusunda hiçbir kolaylaştırıcı düzenleme yaptıklarına şahit olmuyoruz.

Örneğin kapılarını kapatan Koysepete.com’un ortaklarından Enis Eryılmaz, geçen yıl bir başka e-Ticaret sitesinin kapanması ve bankaların bu kapatmadan zarar görmesi sonucu, kendilerine ait POS’ların, haber verilmeksizin işleme kapatıldığını anlatıyor ve “altyapı ve teknoloji geliştirmede gösterdiğiniz başarı, dengeli bir şekilde büyümeniz ya da büyüme planlarınız” gibi tüm detayları bankanın Genel Müdürü dahil pek çok kişiye taşındığı halde, o dönem anlamsız bir şekilde sürecin durdurulduğuna işaret ediyor.

Sonuçta e-Ticaret konusunda hepimize düşen görevler var. Çünkü e-Ticaret’in ülkemizin ekonomisine katkısı yüksek olacak. Hem yeni pazarlar oluşturmak, hem kayıtlı ticaret yaratmak, hem ülkenin ekonomik derinliğini, katmanlarını arttırmak açısından bunları iyice analiz etmeli ve sorunları çözmeliyiz.

(Bu yazının bir kısmı 19 Temmuz 2009 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)