Türkiye İnternet Ekonomisi Raporu

1 Ağustos 2013 0 Yazar: Musa Savaş

Google’ın ülkemiz için faydalı bir çalışması  ile karşılaştım. Google Türkiye, The Boston Consulting Group’a (BCG) bir rapor hazırlatmış. Bu raporun amacı, Türkiye’de internet üzerinden gerçekleştirilen ticari faaliyetlerin niteliğini ve boyutunu anlamak şeklinde açıklanmış. Rapor, Türk İnternet ekonomisinin boyutu hakkında bir tahmin ile birlikte Türkiye’nin interneti şu anda ne kadar benimsediği ve bu durumun önümüzdeki birkaç yılda nasıl değişeceğine dair genel bir bakış sunuyor.

Sektörü yakından takip edenlerin bildiği bazı bilgiler tekrarlanmış. Raporun içeriğinden çok sonuna doğru yer alan öngörüler kısmı daha çok ilgimizi çekti nedense. Öngörülerden önce raporda dikkatimizi çeken bazı satır başlarını verelim:

1.Türkiye, Hepsiburada, GittiGidiyor, Markafoni, Limango ve Trendyol gibi birçok yerel büyük online perakendeci internet şirketine ev sahipliği yapmaktadır. Bunlar eBay, Amazon ve Intel gibi önemli yabancı oyunculardan ciddi seviyede yatırım çekmiştir. İnternet, Teknosa, e-bebek ve İstanbul Bilişim gibi çok kanallı perakendeciler örneğinde olduğu gibi, müşterilerine ulaşmak için yeni yollar geliştirmek isteyen şirketler için bir laboratuvar olmuştur.

2.İnternet kullanan Türklerin yüzdesi (yüzde 47) Avrupa Birliği’ndeki (AB27) yüzde 71’lik oranın altında olmakla birlikte, 2007 ile 2012 yılları arasında internete erişimi olan hanelerin oranı iki kattan daha fazla artarak yüzde 19,7’den yüzde 47,2’ye ulaşmıştır. Yine aynı yıllar arasında kullanıcı sayısı da 21 milyondan 36 milyona çıkmıştır. Türkiye’nin yaş ortalaması 29,7 olan 75 milyon nüfuslu bir ülke olması sebebiyle bu hızlı büyümenin devam etmesi beklenmektedir.

3.Tüm internet kullanıcılarının üçte biri iş yerinden, yüzde 16’sı ise internet kafelerden erişim sağlamaktadır. Türk internet kullanıcıları haftada ortalama 38 saat online olmaktadır. Bu rakam BRICI ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Endonezya) gibi gelişmekte olan diğer ülkelerle aşağı yukarı aynı, ancak Birleşik Krallık (26 saat), Fransa (24 saat) ve Almanya (20 saat) gibi gelişmiş ekonomilerdeki ortalamalardan çok daha fazladır.

4.Türk kullanıcılar, sosyal ağlarda da çok aktiftir. Facebook, Google’ın ardından Türkiye’de en çok ziyaret edilen ikinci sitedir. Türkiye, 2012 Eylül ayı itibariyle neredeyse ülke nüfusunun yarısına denk gelen 31 milyon profil ile Facebook kullanıcı sayısı açısından dünyada yedinci ülkedir.

Şimdi de öngörüleri özetleyelim:

1.2011 yılında yüzde 8,5 değerindeki reel GSYİH artışı  ve 75 milyonluk nüfusuyla Türkiye, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerden biri ve Avrupa’nın en büyük ikinci nüfusa sahip ülkesidir. Ancak nüfusun büyük bir çoğunluğu İnternet kullanmazken, kullanan kesimin de yalnızca küçük bir kısmı online alışveriş yapmaktadır.

2.Türkiye’de internetin büyüme potansiyeli çok yüksektir. İnternet ekonomisinin 2017 yıllına kadar yüzde 19 büyüme göstereceği tahmin edilmektedir. Tüketim, 2017 yılına kadar yıllık yüzde 22 büyüme göstererek Türk internet ekonomisine 51 milyar TL katkıda bulunabilecek niteliktedir. Tüketimin, geniş bant ve İnternet kullanıcı oranını izleyen e-ticaret artışı aracılığıyla büyümenin en büyük itici gücü olması beklenmektedir. Tüketim, internetin itici gücü olmaya devam edecektir.

3.İnternet; Türkiye’nin dönüşümünde önemli bir rol oynayabilir: Makul internet abonelik fiyatları ve girişimler için maddi teşvikler sunulmalıdır. Yüksek öğrenim, AR-GE ve tüm yaş grupları için dijital okuryazarlık fırsatlarına yatırım yapmak çok önemlidir. Eğitici ve bilimsel makalelerin yanı sıra tüm online içeriğe sansürsüz bir şekilde ulaşımın sağlanması da bu süreci büyük ölçüde hızlandıracaktır.

Tabii ki raporun tamamı buraya alınamayacak kadar uzun. Hazırlayanların ellerine sağlık. Öngörülerin özetini gördünüz. Benim asıl merak ettiğim ise şu: İnternet konusunda bu kadar gelecek vaat eden ve hızlı büyüyen bir ülkenin internet ekonomisi içinde Google kendini nasıl planlıyor ve konumluyor. Hep alan tarafta olmaya devam mı edecek yoksa bu güzel ülke için gerçek anlamda elini taşın altına koyacak mı?

(Bu yazının bir kısmı 17 Mart 2013 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)