Yağmur
Dışarıya yağmur, Yüreğime hasret, Fikrime sen… Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden Bir bilsen… (Cemal Süreya)
6:28’de 6.1 ve karla uyanmak
Altı şiddetinin üstündeki depremlerin iki dakika öncesinde nedendir bilmiyorum, uyanırım. Yine öyle oldu. Uyandım. “Hayırdır inşallah” diyerek yeniden uyumaya çalıştım. İki dakika sonra her şey sarsılmaya başladı. Yatakta sırtımın üstüne döndüm. Gözlerimi tavana diktim. 50 katlı binanın 15. katında olduğum aklıma geldi. Herhalde “Vakit bu vakit, yer burası.” diye mırıldandım. Bekledim. Sarsıntılar bir dakika sürdü.…
Belki de son günün…
Bugün dünyadaki son günün olsa ne yapardın? Belki de son günün. Yap. Unutmadan… Güneşli havada şemsiye verip, yağmurlu havada geri alanları yanında tutma… Sepetle gitsin. Ben mi?.. Onlar ihtiyacı olanlara balık tutmayı öğretedursunlar. Ben sahip olduklarımı paylaşmaya devam edeceğim.
Ruh ve Nefs
Nefs: “Şimdi bu ahmak ıslatan yağmuru mu?” Ruh: “Sen ıslanmadığına göre demek ki değil.”
Gök delindi…
Tarihe not düşelim. 27 Haziran 2015 Cumartesi. Saat 14:30. Çankaya-Ankara. Not: Bu yazı teknik bir aksaklıktan dolayı askıda kalmış ve ancak bugün yayına girebilmiştir.