Yalnız ülkemin tektaşı: İstanbul
Bu gece (13 Kasım 2016) sana Çamlıca tepesinden baktım İstanbul. Bir kez daha anladım ki dünya üzerinde, özellikle de bu coğrafyada yalnız ülkemin tektaşı sensin. Seni seyrederken onlarca şey geçti aklımdan. Düşüncelerim beni kâh kızdırdı, kâh güldürdü.
Dua…
Allah’ım, milletçe içinde bulunduğumuz bu zor zamanlarda, bize, içimizdeki düşmanları, nankörleri, özellikle de bakan körleri tanıma gücü ver. Amin.
Boş zamanlarını değerlendirmek isteyenlere…
Ulus’ta (Ankara) PTT Genel Müdürlüğü’nün önündeki kaldırıma yapıştırılmış bir ilan. İnsana bir çok şey düşündürüyor. İlk aklıma gelense; “Artistlik, boş zamanlarda yapılan bir işmiş.” 🙂
Robin van Persie…
Şehrin veya bulunduğum mekanın önemi yok. Saat sabah 6:15. Mekanın duvarlarındaki televizyonlarda bir spor kanalı açık. TV kanalı, Fenerbahçe’nin yeni transferi Robin van Persie’nin Sabiha Gökçen Havalimanına gelişinde yapılan karşılamanın görkeminden bahsediyor. Karşılamaya giden kalabalıkla ilgili görüntüleri seyrederken gayri ihtiyari o insanların kılık kıyafetleri ve davranışlarına bakakaldım. Ve… Gördüklerimden dolayı kafamda bir sürü düşünce uçuşmaya…
Kimdi giden?
En çok söz verenler neden giderler? Verdikleri sözleri tutamayacaklarını anladıkları için mi? Yoksa… Söz verilenin kendini ifade etme adına söylediği insafsız cümleler midir onu uzaklaştıran? Yoksa… Söz verilenin geçmişinden getirdiği ve “Sen olsan da olmasan da bu insan benim hayatımda her zaman olacak” dediği eski bir söz veren midir sebep? Bu cümleden sonra söz veren…