Uzun bir hikaye ve tekrar Merhaba
Uzun bir hikaye bu. Yerine göre tatsız anılar da taşıyan bir yeniden doğuşun hikayesi bu. Ekim 1998’de yayınına son verince bir çok seveni gibi bizler de üzülmüştük Computerworld’ün ardından. Fakat sonradan gelişen olaylar neticesinde bu yayını yeniden ait olduğu dünyaya döndürmek gibi bir misyonumuz olduğunu fark ettik. Computerworld’ün hayata tekrar merhaba deyişine bizler sadece aracıyız. Oysa geri dönmesini sağlayan asıl etkenleri Computerworld kendi içinde taşıyor. Yıllarca bilişim yöneticilerine bir çok konuda rehberlik etti. Sarsılmaz bir ismi ve güçlü bir içeriği vardı. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de okurları tarafından çok sevildi. Bizler PC World’ü çıkarınca bir çok insan “Computerworld ne zaman çıkacak?” diye bizi sorulara boğdu. Neticede bize düşen de onun sevenleriyle tekrar kucaklaşmasını sağlamaktı. Dediğim gibi, biz sadece aracıyız. Çünkü o, mitolojideki Phoenix kuşu gibi küllerinden yeniden var oldu. Bize düşense, dağılmış olan küllerini bir araya toplamaktı sadece.
Bu ilk sayıya bakıp bizi önceki Computerworld ile mutlaka kıyaslayacaksınızdır. Dolayısıyla olumlu veya olumsuz eleştirileriniz olacak. Fakat benim siz okurlarımızdan ricam, mümkünse bu eleştirilerinizi seslendirmeyi bir müddet geciktirin. Bize biraz zaman verin. Süreç içinde Computerworld size eleştirilerinizi unutturacaktır.
Biraz da ekibimizden bahsedeyim. Computerworld bu alanda tecrübeli bir ekip tarafından çıkartılıyor. Ekibimizin başarılarla dolu bir BYTE ve PC World geçmişi var. Haftalık yayıncılıkta yeniyiz ama biz yayıncıyız. Bu işin maddi kazançlarından ziyade duygusal bazdaki tatminini seven insanlarız. Yazı işleri Müdürümüz Hüseyin Gönüllü yıllardır BYTE ve PC World’de bu sektöre hizmet etti. Askerlik problemi olmadığı ve henüz de bekâr olduğu için bu yorucu işi onun omuzlarına yıktık. Aynı şartlara sektörün yakından tanıdığı tam teşekküllü habercimiz İbrahim Özdemir de sahipti. Bunlara bir de teknolojik yönü güçlü bir arkadaş gerekiyordu. Dolayısıyla CPU’su güçlü ve bant genişliği yüksek bir arkadaşımız olan Gökalp Harman da katılınca çekirdek kadro şekillenmiş oldu. Tabii ki bu arada en iyi çaylak Alperen Tomakin ve bileklerinde Ferrari motoru taşıyan Murat Beşiktaş’ı da unutmamak gerekir.
Lafı uzatmayalım. Sonuç olarak biz ülkemiz Bilişim dünyasının sevilen yayını Computerworld’ü tekrardan yayına döndürmeyi başarmanın sevinci ve mutluluğu içindeyiz.
(Bu yazı 20 Eylül 1999 tarihinde yazılmış ve bir kısmı bu tarihi takip eden ilk Pazartesi günü dağıtılan Computerworld dergisinde Editörden köşesinde yayınlanmıştır.)