Vodafone’un rakamlarındaki mantık kirlenmesi
Geçen hafta “Vodafone Türkiye ne kadar başarılı?” diye sormuş. Hissedarların gözünden bakarak altı yıldır zarar ettiği için başarılı olmadığını söylemiştik. Bu haftada yeni abone, müşteri memnuniyeti vb. konulardaki rakamlarına değineceğimizi belirtmiştik. Çok yoğun reklam yapan ve rekabet uğruna zarar eden dolayısıyla da göz önünde olan şirketin elbetteki sempatizanları ve sempatizan haline getirilmiş toplulukları olacaktır. Buralardan elbetteki bazı salvolar aldım. Bu mesleğinde cilvesi bu. Bir konuda gemileri yaktın mı en kötü sonuca hazırlıklı olmalısın.
Bir mobil operatörün gelirlerini ve dolayısıyla da kârını artırmak için ne yapması gerekir? Tabii ki yeni aboneler kazanması gerekir. Ülkemizde 2012 yılının üçüncü çeyreği itibariyle BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) verilerine göre mobil abone sayısı 67 milyonu geçmiştir. Gerçi 74 milyonluk bir ülkede bu rakam biraz kafa karıştırmaktadır ama neticede devletimizin bir kurumu olan BTK’ya güvenmek zorundayız. 67,17 milyonluk abonenin dağılımına baktığımızda Turkcell 35,15, Vodafone 18,81, Avea 13,21. Bu rakamlardan görünen o ki Vodafone ve Avea’yı toplasan yine de bir Turkcell olmuyor. Yeni abone nasıl kazanılır? Herkesin bildiği gibi yeni abone iki kaynaktan sağlanır. Birinci kaynak mobile dünyaya yeni adım atan kişi ve kuruluşlardır. İkinci kaynak ise diğer operatörlerin memnun olmayan kullanıcılarıdır. Birinci kaynak her neyse de ikinci kaynaktan abone kazanmak oldukça maliyetlidir. Mobile operatörlerin abone pazar paylarına baktığımızda Vodafone Türkiye abone pazar payını 2010 yılı başından bugüne yüzde 25,5’dan (15,72 milyon abone) yüzde 28’e (18,81 milyon abone) çıkarmış. Yani yüzde 2,5 abone artırmış (adet bazında 3 milyon civarı abone). Peki buna karşılık edilen zarar nedir? 2010 ve 2011 de toplamda 936 milyon TL civarında bir zarar var. 33 ayda elde edilen abone sayısı ile 24 ayda edilen zarar arasında basit bir mantık hesabı yaparsak her bir kazanılan abonenin Vodafone’a ettirdiği zarar 312 TL civarında. Bu rakamlara 2012’nin ilk üç çeyreğindeki olası zararı veya kârı henüz bilmediğimiz için eklemedik. Onlarda eklendiğinde şayet zarar rakamıysalar abone başına bu 312 TL’lik rakamın daha da yukarılara tırmanacağı bir gerçek.
Diğer taraftan Vodafone’un gelirlerindeki yıllık bazda büyüme oranlarında da düşüş eğilimi hakim. 2011’in ikinci çeyreğinde yüzde 37,4 olan büyüme oranı çeyrekler itibariyle sürekli gerileyerek 2012’nin ikinci çeyreğinde yüzde 11,7’e düşmüştür.
Sonuç itibariyle, şunları söyleyebiliriz. Vodafone Türkiye nedense bana krize girmeden önceki Yunanistan’ı hatırlatıyor. Birgün bir yerlerde bir şey patlayacak ve sürdürülebilir zararında sonu gelecektir.
(Bu yazının bir kısmı 9 Aralık 2012 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)
Vodafone daha çok zarar eder yapacağı tek şey yurtdışında hareket ettiği gibi yapmaktı ama yapmadı onun aksine burada ismi yabancı ama kendi yerli bir oyuncu olmayı tercih etti. Büyük ismi ile ilk girdiğinde fark yaratıp büyük kitleleri kendine çekebilirdi. Birçok müdür değiştirmesine rağmen böyle düşünmedikleri için olmuyor. Artık çok zor çünkü ilk geldiğindeki havası da yok oldu.