Türkiye’nin “Teknoloji Yıldızları”nı yetiştiriyorlar
Geçtiğimiz yılın sonunda ülkemizde önemli bir teknoloji hareketinin başladığını bu köşeden duyurmuştum. Ülkemizdeki dijital eğitim seferberliğine öncülük eden PlayLab Türkiye’yi ve kurucuları Levent Karadağ ve Nurhan Demirel’in yaptıklarını takip ediyorum. Dünya standartlarında hazırladıkları eğitim programlarıyla pek çok kamu kurumunu, belediyeleri ve okulları adeta kodlama seferberliğine teşvik ettiler. Oluşturdukları eğitim programları pek çok kurum tarafından rehber alınarak, bu doğrultuda eğitim vermeye başlandı.
PlayLab’in ne olduğunu kısaca hatırlatalım. PlayLab, dünyada gelişmiş ülkelerin üzerinde özenle durduğu STEM (Science, Technology, Engineering and Mathematics) ve STEAM (Science, Technology, Engineering, Art, Mathematics) metodolojilerini de kullanarak, dünyada kabul görmüş ve uygulanan en son eğitim teknolojilerini içeren bir eğitim konsepti. Teknolojinin yeniden şekillendirdiği dünyada bilişim sektörünün yakın gelecekteki “teknoloji liderleri”ni yetiştirmek ve ülkemizin bilişim alanında gelişimine katkıda bulunmak.
İleri teknolojiye yönelik yeni bir dünya düzeni kuruluyor. Bu anlamda teknolojiyi tüketen değil, artık üreten konumunda olmamız gerekiyor. Başarısız olmuş eğitim metodları ile artık bir yere varamayacağımız aşikar. Bunun yerine yeni dünya düzeninin gerektirdiği bir eğitim programıyla yola devam etmek şart oldu. Nitekim çocuklarımız ne dil, ne bilim, ne de sayısal bilimler alanında kaydadeğer başarılar gösteremiyorlar. Nurhan Demirel PlayLab’le ilgili olarak çocukların özellikle dil, matematik ve tarih derslerini öğrenmelerini kolaylaştıracak, dijital çağın gerekliliklerine ve dünya standartlarına uygun, ilgi çekici bir eğitim programı kurguladıklarını söylüyor ve djital çağın çocuklarını klasik yöntemlerle eğitilemeyeceğine vurgu yapıyor.
Teknolojiye meraklı 7-17 yaş arasındaki çocuklar için PlayLab Türkiye tarafından özel olarak tasarlanan eğitim programlarıyla çocuklar teknolojinin son trendlerini bizzat deneyimleyebiliyorlar. Programlar arasında; web sitesi tasarlamak, kod yazmak, programlama ve uygulama geliştirmek ,dijital müzik ve film yapımı, drone tasarımı ve profesyonel uçuş deneyimi, 3D yazıcılarla kendi oyuncaklarını yapmak, bilgisayar oyunlarının tasarımı ve kodlaması, blogger/vlogger olmak ve Minecraft ile hayallerindeki dünyayı yaratmak gibi son dönemin en çok takip edilen gelişmeleri yer alıyor. Bu eğitim programlarının yanı sıra, çocukları sanal dünyanın tehlikelerinden korumak için “siber güvenlik” alanında da eğitim veriliyor.
“Built with technology” yani teknoloji ile inşa et sloganı ile hayata geçirilen PlayLab Türkiye eğitimleri, teknolojiyi merkeze alarak, ülkemizin geleceğini teknolojiyle inşa etmeyi hedefliyor. Kısa ve uzun dönemli eğitim programlarıyla “herkes için ulaşılabilir teknoloji eğitimi” fırsatları sunmayı hedefleyen PlayLab eğitimlerine bireysel ya da kurumsal olarak katılmak mümkün. PlayLab kurucuları, eğitim programlarına Kore’den bile talep olduğunu ve bu konuda 81 ilimizde PlayLab Teknoloji Atölyeleri kurmak için çalışmalara başladıklarını anlattı. Bu konuda özellikle kamu ve belediyelerle iş ve güç birliği yapmak istediklerini aktardılar.
Sonuç olarak; ülkemizin geleceğini şimdiden yazmak için çocuklarımızı dünya standartlarında bir eğitim programıyla eğitmemiz şart. Ancak teknolojinin baş döndürücü hızına ayak uydurabilmek için PlayLab gibi geleceğin trendlerine uygun programlar üreten oluşumlara ihtiyacımız var. Türkiye’den bir Google veya Facebook çıkar mı bunu bilemeyiz ama çocuklarımıza fırsat verildiği takdirde, nasıl muhteşem başarılara imza attıklarına bir çok kez şahit olduk! Yeni Türkiye için benim hayalim kendi yazılımını üreten, kendi dijital ekosistemini oluşturacak bir gençlik!
(Bu yazının bir kısmı 6 Ağustos 2017 tarihli Para dergisinde yayınlanmıştır.)