Bankalar ne zaman farkına varacak?
Bankaların web sitelerini detaylı olarak incelediğimde ortaya çıkan sonuç bir hayli şaşırtıcıydı. Birçok bankanın web sitesi tamamen Internet Explorer tarayıcısı için tasarlanmıştı. Diğer tarayıcıları kullanıyorsanız menülerin açılmaması veya linklere ulaşamama gibi problemlerle karşılaşıyorsunuz.
“Podcast”le kendi medyanızın patronu olun
Kendi medyanıza sahip olmanız için çok paranız olmasına gerek yok. Internet size bütün olanakları sunuyor. Görsel ve işitsel olarak hazırladıklarınızı internet üzerinden hem de RSS (Rich Site Summary) özelliğiyle dağıtabilirsiniz. Nasıl mı? Öncelikle RSS’ten başlayalım. Bazı web sitelerinde kavuniçi bir çerçeve içinde RSS yazısı görebilirsiniz. RSS sayesinde bu siteyi ziyaret etmenize gerek yoktur. Sitede yapılan güncellemeler, yeni girilen haber ve içerik otomatik olarak özet halinde size ulaştırılır.
2010’da 988 milyar GB’lık bilgi öngörülüyor
Kimilerimizin sanal dünya dediği, kimilerimizinse dijital dünya dediği ve aslında aynı şeyin kast edildiği söz konusu dünya 2010’da ne olacak?
Bu soruyu, bilgi alt yapısına yönelik çözümler üreten ve konusunda lider olan EMC firması da sormuş. Sormakla da kalmamış sanal dünya konusundaki araştırmaları ile alanında lider olan diğer bir firma IDC’den bu konuda bir rapor istemiş. EMC’nin sponsorluğu ve IDC’nin çalışmaları ile ortaya çıkan raporun adı: “Büyüyen Dijital Dünya: 2010 Yılına Kadar Dünya Çapında Beklenen Büyüme”
Siber suçların içeriği değişiyor
İnternette işlenen suçlarla ilgili üretilen bir sürü efsane vardır. Gerçi her efsanenin başlangıç noktası aslında bir gerçeğe dayanır. Nitekim insanların sanal dünya olarak yanlış isimlendirdikleri siber dünya da insanlığa mal olduğundan beri bir çok suçlu efsanesi üretmiştir. Fakat geçen zaman içinde siber suçların içeriği çok değişmiş
Haykırış!
Yıllardır tanındık tanınacağız diye uğraşıp duruyoruz. Biz bir taraftan Türkiye hükümetleri diğer taraftan “Bakın adanın bu tarafında da yaşayan bir millet var” diye avazımızın çıktığı kadar bağırıyoruz. Zaman zaman yorulup boşa çırpındığımızı düşünüyoruz. Bir süre mevcut akıntıya bırakıyoruz kendimizi. Sonra gücümüzü toplayınca bir daha başlıyoruz bağırmaya.